Kayıtlar

3.BÖLÜM

Yoğun bakımın önünde sabaha kadar bekledik. Ne benim ne de ağabeyimin gözüne uyku girmemişti. Aylin ise annemin yanında bir dakika ayrılmıyordu. Ona çok borçluydum ama hâlâ söylediği şeyler aklımdan çıkmıyordu. Cevabını almadan bırakmayacaktım. O beni nasıl bırakmadıysa...  Sabah olunca Dila'yı kontrole geldiler,baktılar ve durumunun iyi olduğunu söyleyip gittiler. Ağabeyim iki hafta izin almıştı. Bende bir iki gün okulu ekecektim çünkü bu kafa ile ders mers çalışmazdım. Ağabeyim yoğun bakımın önünde beklerken Aylin'in yanına gidip onu göndermem gerekiyordu. Tam gidecektim ki ağabeyim kolumdan tuttu. "Kenan o kız kim ve neden bize yardım ediyor?" dedi. "Arkadaşım. Bana yardım etmek istedi bende kabul ettim." Ağabeyim hafif sırıtarak; "Arkadaş? İyi tamam peki." dedi. Ağabeyim in neyi kastettiğini anlamıştım. "Ağabey düşündüğün gibi birşey yok. Ben gidip geliyorum." dedim ve hızlı adımlarla annemin odasına gittim. Odaya gittiğimde annem yat...

2. BÖLÜM

Sinan Korkmaz Hava iyice kararmıştı. Ben ise karakolda arkadaşım Mert ile oturmuş devriye saatinin gelmesini bekliyorduk. Motorlara duyduğum büyük hayranlıktan dolayı yunus polisi olmuştum. Bir yandan çayımı içerken bir yandan da Mert ile sohbet ediyorduk. Çalan telefonumla beraber sohbeti durdurduk arayan annemdi. "Alo efendim Esma sultan." dedim. Annem çok telaşlı bir sesle konuşmaya başladı. "Oğlum Dila daha eve gelmedi. Telefonuna da ulaşılamıyor. Saat sekiz oldu. Ben bir telaşlandım." dedi. Provadan haberim vardı ama bu kadar gecikmezdi Dila. Gecikse bile haber verirdi. Annemin bu sözlerinin üzerine bende telaşlanmıştım ama annemi telaşlandırmak istemedim." Tamam anne sen sakin ol. Ben ulaşırım Dila'ya" dedim ve telefonu kapattım.  Motorun anahtarını alıp "Mert, benim bacım eve biraz gecikmiş de. Ben bir gidip bakayım. Olur mu?" dedim Oda anlayışla kafasını salladı. Dışarı çıktığımda inanılmaz bir yağmur vardı. Hemen koşup motorun direks...

1. BÖLÜM

20 Eylül... Sabah kafamda öten horoz alarmı ile uyandım. Okulun daha ikinci haftasıydı ama ben bıkmıştım bile. Sabahları erken uyanmak çok zordu. Hemen gidip elimi yüzümü yıkadım ve üstümü giydim.  Mutfaktan çok güzel kokular  geliyordu. Bu annemin pişisiydi. Kokuları takip ederek odamın hemen yanındaki mutfağa gittim. Hafif sarıya kaçan  saçlarını arkada toplayan annem, ocağın önünde pişi pişiriyordu. "Annelerin gülü ne yapıyorsun bakalım?" dedim. Pişen pişilerden bir tane alıp annemin tepkisine baktım. "Sence ne yapıyor gibi görünüyorum." dedi. Annem biraz yüzümü inceleyip devam etti. "Kızım sen yine makyaj mı yaptın?" Bu cevaplardan kaçmak için anneme şirinlik yapıp sofraya oturdum. "Anne olur mu hiç öyle şey? Ben sadece sürme sürdüm. O makyaj değil sünnet." dedim. Annem pişen pişileri bir yandan sofraya getirirken bir yandan da kıkırdıyordu. "Çok bilmiş." dedi annem. "İşine gelince her konuda bilgin var hanımefendi." Biraz...

AYIN KARANLIĞINDA /TANITIM

Yeniden doğmak sizin için ne anlama geliyor. Durun ben söyleyeyim. Yenilenmek, yeni hayat. Ama benim için gerçektende yeniden doğmak anlamına geliyor. Şöyle söyleyeyim. Bir bebek gibi yeni yeni yürümek, bir bebek gibi konuşmak. İşte bende 18 yaşında yeniden doğdum.  Geçirdiğim bir kaza sonucu yıllarca felç kaldım. Hayallerim, arkadaşlarım, umutlarım birer birer gitti. Sonra biri girdi hayatıma bana bütün kapanan kapıları birer birer açtı. Benim giden umudumu geri getirdi. Peki ben kim miyim?   Beni sorarsanız, Ben Dila Korkmaz. Babam ben 12 yaşımdayken kalp krizinden öldü. Sinan ağabeyim, annem ve benden iki yaş büyük olan kardeşim Kenan ile yeni bir hayat kurduk. Babasızlık zordu ama onun verdiği değerin boşluğu daha da zordu. Arkamı yaslayacağım ilk dağımdı.